26 Mayıs 2012

Ders Çalışmak Mı? O Ne Hatırlamıyorum.

   Benim ders çalışmam gereken zamanlarda kendimce uydurduğum bahaneler var ders çalışmamak için. Ama benim için gayet de geçerli bahaneler yani. Biraz sonra yazacağım durumlarda siksen ders çalışmam. O dersim 1 olsa bile çalışmam. Ki çalışmadım da. Ama söz seneye çok çalışacağım eheheh *kendine ya bi siktir git amk der* . Eveeeet şimdi o durumlara geçelim.



1. Çok sevdiğim piç beni terketti
   Bu durum var ya, çok sikimsonik bir durum. Biliyorsunuzdur %95'iniz. Kalan %5'iniz de "Bir çocuk/kız için bunalıma mı gireceğim? Pehhhhh daha ölmedik." diyordur. Ama ben diyemiyorum işte öyle. O oç beni terkettiğinde -tam da sınav zamanlarımda terk etmişti, hiç mi düşünemiyorsun amına koduğum- ben gözüm yaşlı, kulağımda kulaklık son ses "Here Without You", "Here Comes The Rain Again", "Fade to Black", "Snuff" ve daha bir çok şarkıyı dinleyip yorganımın altına giriyordum. Tabi bu durumum ne kadar sürdü? 2 hafta. Ama sınavlarım da bok gibi geçti yani. Kısacası bu durumda ders çalışmam imkansız, sikseler kalkıp çalışmam.

2. Annem ve babamın kavga gürültüsü yüzünden psikolojim bozuldu

    Bu durum az önce bahsettiğimden daha da sikimsoniktir. Hatta über sikimsonik. Annem ve babam içerde kavga eder, sonra annem gelip bana çatar, sonra ben kapımı çarpıp ağlarım; kısacası ders çalışamam. Bu durumum en fazla 2 gün sürüyor, ve genellikle ne zaman ders çalışacağım desem bunlar kedi-köpek gibi kavga etmeye başlıyorlar tesadüfün bu kadarı. Bu durumda ders çalışmayı düşünemem bile, rahattır kafam.

3. Çok yorgunum uykum var

    Bu durumdayken kim kalkıp ders çalışacağım der ki? Hangi insan evladı uykusu varken ve yorgunken kalkıp o masaya oturmuştur allasen. Sabah kendime "Bu akşam eve gittiğimde ders çalışacağım çok ders çalışasım geldi." diyorum fakaaaat hoba akşam yorgun oluyorum. Ders çalışamam bu durumda.

4. Sevdiceğimle konuşuyoruz telefonu/bilgisayarı bırakamam
    Bu durumda tabiki de çalışamam amk kim çalışabilir ki? Böyle sevdiceğinle konuşuyorsun güzel güzel, "bitanem, canım, seni seviyorum, herşeyimsin"ler havada uçuşuyor, kim ders çalışmayı düşünebilir ki? Ben düşünemiyorum aga yok yani.

5. Sevdiceğimden mesaj bekliyorum

    Bu durumda da şöyle bir şey oluyor; sevdiceğinle arana bir buz dağı girmiş o güzeeeel konuşmalardan sonra. Sen mesaj atıyorsun, onun cevap vermesi 893710932703829 saat sürüyor, bu durumda da telefonu bırakamıyorsun ha geldi ha gelecek diye. Tabiki de ders çalışamazsın aklın telefondayken amk.

İşteeeeeeeeee ben bu über önemli durumlarda ders çalışamam. Kısacası hiçbir zaman ders çalışamam. Çünkü illaki birisinden birisine denk geliyorum. Yok eğer "Ben tabiki de bu durumlarda ders çalışıyorum yaaee" diyebilen varsa bana formülünü söyleyin, en azından seneye karnemi düzgün getireyim.

15 Mayıs 2012

Sonra Vay Efendim Minu Neden Bunalımda

   Kumpircinin amına koyayım. Açlığımın baskın gelmesinin amına koyayım. Yeşil'i dinlemeyişimin amına koyayım. Ben direk amıma koyayım en iyisi.
   Cumartesi akşamı Duman konseri vardı İstanbul Üniversitesi'nde. Yeşil'in babacığı orada çalışıyor, onun vesilesiyle Yeşil ve ben de gidebildik. Saat 7 buçuğumsu gibi Yeşil ve annesi aldı beni, sonra işte gittik kampüse. Allahım nolur bana da öyle bir üniversitede okumayı nasip et. Neyse, saat 10 gibi çıktı Duman. Kaan içmiş de çıkmış her konserde yaptığı gibi. Ayakta zor duruyordu resmen. Abi çok iyiydi lan konser. Böyle sarılan çiftleri gördükçe içim burkuldu tabii. Amınıza koyayım sizin tamam mı bari gözümün önünde yapmayın, Allam neden benim sevdiceğim böyle zamanlarda yanımda olmazki, şöyle sarılalım romantik romantik dedim içimden. Hatta dışımdan dedim, Yeşil duydu çünkü. Sevdiceğim dediğim evet geçen bahsettiğim kişi. Ben harbi seviyorum onu. Neyse konumuz bu değil. İşte öyle Kaan'ın "Dibiğğneeeğğğğ kadaağğğaaaarr" diyişini dinledik, ayakta duramayışını izledik, sonra ben yine sevgililere küfür ettim. Tabi konser başlamadan önce biz Yeşil'le bir tıkınmışız akıllara zarar. Midemizde ne arasan var yani. Konser bitince beni bir açlık sardı. Yeşil'le gittik standlara. Canım bir kumpir çekmiş anlatamam, malzemelerin ne kadar tuhaf göründüğü umurumda bile değildi yani. Ben aldım o tuhaf kumpiri, bir de 8 TL ödedim. Yeşil alma falan dedi ama açlığım baskın çıktı. Oohhh ben bir güzel hüplettim kumpiri mideme, mutlu mutlu gecenin bir yarısı eve bıraktı beni Yeşiller. Ertesi sabah 7 buçuk gibi uyandım. Hafta sonu da sikseler o saatte uyanmam. Karnım bir tuhaf böyle ağrıyor mu bişey mi olmuş anlamadım. Yaklaşık yarım saat sonrasından 10 dakika sonrasına kadar olan süresini hayatımdan mümkünse çıkarmak istiyorum. Sanırım bu kadar uzun zamandır kusmamışım. Ama ne kusmak anasını satıyım, hamile kadınlar bu kadar kusmamıştır. Zombie gibi yattım geri yatağıma, sonra işte annem geldi ah canım kızım ne oldu sana böyle diye okşamaya başladı saçlarımı. Sonra ben 1 saat içinde tekrar kustum, midemde bir şey de kalmamıştı amına koyim. "Babaağğğ beni hastaneye götüüğğrr iyi değileeaaam" diye çemkirdim, yoksa düzelmeyecektim. Gittik hastaneye, kadın bir iğne yapmış üff. Bir acı bir acı. Neyse en azından mide bulantımı geçirdi. Bütün gün evde uyudum. Ateşim çıktı arada. Ama bir uyumuşum, hayatımdaki en güzel uykulardan biriydi yani öyle diyim. Ömrüm boyunca bir daha bu kadar uyuyamam sanırım. Babam pazartesi günü için rapor aldı sağolsun, dün de moron gibi yattım. Tam yatıyordum kiiii aklıma salı günkü piknik geldi. "Lan ben yarın bu halde nasıl pikniğe gideceğim?" diye kara kara düşünmeye başladım. Sevdiceğimle rahat rahat takılabileceğimiz tek yer olacaktı sanırım. Ama ne oldu, ben salondan odama zar zor yürüyebildim ve sonuuuuç; evde yatıyorum. Evet o şimdi piknikte. Of ya amk ne güzel eğleniyordur şimdi. Şansımı sikeyim. Hayatımı sikeyim. Ne zaman bir şeye heveslensem bir bokluklar oluyor. Bu piknikte de öyle oldu. Demek ki fazla heves göte batabiliyormuş.

4 Mayıs 2012

Belki Şu An Sarılıyor Olurduk?

En nefret ettiğim şeyler birisi; belirsizlik. Hani birisinin seni sevdiğini anlayamazsınız ya. Daha doğrusu, sevdiğini bilirsiniz, bunu açık açık söyler fakat hangi anlamda söylediğini kestiremezsiniz ya. Ne boktan bir durumdur o. Serçe parmağınızı kapıya vurmaktan bile daha boktandır.
Aynı okuldayız tamam mı. Her gün, 7/24 konuşuyoruz. Her türlü konuşuyoruz. Skype'tan kamera açıyoruz, telefonla arıyor, facebooktan mesajlaşıyoruz. Aklına gelebilecek her türlü şekilde konuşuyoruz, mektup hariç. Gece uyuyakalana kadar konuşuyoruz. Sabahları da "Günaydın meleğim" diye mesaj atıyor. Al işte, ben bu çocuğu sevmeyeyim de ne yapayım. Ortak bir arkadaşımız var bizim, bu kişi de benim gerçekten çok yakın arkadaşım. İşte sordum ben bu çocukla ilgili bir şeyler. Kızlarla yapış yapış olmayı seviyor, çıkma teklifi bekleme dedi bana. Abi. Amına koyayım onun o zaman tamam mı? Ya bana o kadar özel davranıyor ki. Dün gece bir mesaj atmış, heralde başkası olsa tamam aşık bana dersin. Ama bu çocukta diyemiyorum. Allah kahretsin ki diyemiyorum. Fazla kaptırmayayım kendimi diyorum, ama olmuyor abi. Mesaj atmıyor işte siklenmiyorsun diyorum bazen kendi kendime triplere girip, bir bakıyorum 2 dakika sonra "Herşeyim nasılsın" diyor. Lan ben tam kendimi sakinleştirmişim, sen gelip bana herşeyim diyorsun. Ya ben harbi seviyorum bu çocuğu. Ama o anlamda seviyor mu beyfendi, bilemiyorum! Ya abi, insan arkadaşı olarak gördüğü bir kıza "....ben senin kocacığın, sen de benim karıcığım minik eşim olursun" der mi ciddi bir şekilde. Bu diyor. Yavşaklık kanında vardır belki demek istiyorum ama yok abi dünyanın en yavşak insanı bile günün birinde soğuk davranır bu kıza. Bu davranmıyor. Olayın içinde bunun eski sevgilisi de var gerçi. O kız da bizim okulda. Sanırım geçen hafta o kızla ilgili bir şey sormuştum, hemen konuyu değiştirip seni seviyorum dedi. İşte sonra Minu neden belirsizlik içinde kalıyor. Tek bildiğim şey ikimizin de sürekli sarılmak istediği. Ama hangi anlamda işte onu bilmiyorum....